16 Eylül 2008 Salı

Sevmek ve aramak üzerine denemeler..

Aşağıdaki yazıyı sanırım bir sene önce yazmışım ..

**********
Her anı hafızama kazısam da bazı şeylerin zamanla silindiğini anlayabiliyorum. Geçen bunca seneden sonra her şeyi şimdi oluyorcasına hatırlamaya çalışsam bile, gün geçtikçe eksik parçaları hissetmeye başladım.

Ne var ki, alt tarafı sevilmek ve sevmek istiyordum değil mi? Bu kadar basitti her şey . Belki de basitti evet ama ben hiç böyle algılamadım. Şimdi geriye dönüp baktığımda kimleri sevmişim, neden sevmişim, şimdi nerdeler , bende ne izler bıraktılar ? hiç birine cevap veremiyorum .
Her neyse, aşk yaşandığı zamanda eşsiz ve büyüktür, bunu ancak bu yaşımda anladım. Sen kendini nasıl görüyorsan , algılanmanda aynı oluyormuş . Mesela kimseyi sevmemek, seni acılara karşı koruyor ama hiçbir zaman yetmiyor insana, hep bir yanın eksik kalıyor . Hep arayıp duruyorsun öteki yarını.

Bir ruh bedene sığmadığında başlar aşk. Biz kadınlar bazen aşk başlarken içimizde biryerlerde biteceğini biliriz ama hiç itiraf edemeyiz kendimize, bilmemezliğe geliriz hep.

Geçmiş ile ilgili her şeyi unuttum . Sen kimsin birtek onu anlamak istiyorum. Kafamda benimle yıllardır yaşayan, beklediğim erkek, kimsin sen ? Dünyanın bir yerinde nefes alıyorsun .

Elimi tutup , gözlerimin taa içine bakacak seni aradım durdum. Bazıları baktı ama içimi göremedi, bazıları içimi gördü ama yoruldu uğraşmaktan, yıkamalar karşılarındaki kalın duvarı.


Yine de sevdim onları , hepsi iyi adamlardı ama aşık kalamadım kimseye. Hep seni aradım , ne istediğimi bilmeden değişen yüzlere yerleştirdim karakterini, uymadı çoğuna, bazısına uydu ama kendi gerçek kimliği isyan etti zamanla fırlattı attı seni. Yine de sevdim hepsini, iyi insanlardı . Hepsi mutlu olsun isterim . Ve seni bulmalıyım artık. Hep son sevilen mi olacaksın merak ediyorum? Ya üstüne başkasını da seveceksem ? "***********

Güzel yazmışım. Aşk aslında eğlenceli bir oyun. Ama çok yorucu . Benden mola, uğraşamayacağım bir süre aramakla, nerdeysen nerdesin , birazda sen beni ara, sıkıldım senden..

7 Eylül 2008 Pazar

YORGUNUM

Bu gece yazacak gücü bulamıyorum kendimde. Yorgunum, bedenim kadar ruhumda yorgun ve üşümüş. Tatile gitmek istiyorum, o ha, daha ne tatili demeyin bana lütfen . Sıcak bir yere ihtiyacım var. Ruhumun dinlenmesi lazım.

İlk aklıma gelen beyaz bir yelkenli örneğin .. Güvertesinde olmak, rüzgarı yüzümde hissetmek, dalgaların sesini dinleyip, uyumak istiyorum. Bu yelkenli son günlerde durmadan hayallerimi meşgul etmeye başladı. Üzerinde daha sonra yazacağım.

İki hafta önce Oxford'a gittiğimizde muhteşem binalar arasında gizlenmiş çok güzel bir bahçe gördüm. Yemyeşil bahçede duran yanyana iki sandalyeye kilitlendi gözlerim. Nedense içimi çok burktu bu halleri, sanki iki sevgili gibiydiler. En son kimler oturdu acaba üzerlerinde, belki yılların sevgilerini yıpratamadığı yaşlı bir karı koca, belki sevdiğinin hiç dönmeyeceğini bilen yalnız bir kadın, belkide yeni tanışmış iki genç . Kimbilir ne sohbetlere, ne itiraflara şahit oldular. Oysa o anda boştular ve yanlızdılar . Beni seven biriyle gidip o sandalyelere oturup, konuşmadan muhteşem bahçeyi seyrettiğimizi düşledim. Konuşmadan hissettiğimizi ve huzuru düşledim sadece bir kaç saniye.. Sonra otobüs hareket etti, ben sadece iki kare fotograf alabildim..