7 Eylül 2008 Pazar

YORGUNUM

Bu gece yazacak gücü bulamıyorum kendimde. Yorgunum, bedenim kadar ruhumda yorgun ve üşümüş. Tatile gitmek istiyorum, o ha, daha ne tatili demeyin bana lütfen . Sıcak bir yere ihtiyacım var. Ruhumun dinlenmesi lazım.

İlk aklıma gelen beyaz bir yelkenli örneğin .. Güvertesinde olmak, rüzgarı yüzümde hissetmek, dalgaların sesini dinleyip, uyumak istiyorum. Bu yelkenli son günlerde durmadan hayallerimi meşgul etmeye başladı. Üzerinde daha sonra yazacağım.

İki hafta önce Oxford'a gittiğimizde muhteşem binalar arasında gizlenmiş çok güzel bir bahçe gördüm. Yemyeşil bahçede duran yanyana iki sandalyeye kilitlendi gözlerim. Nedense içimi çok burktu bu halleri, sanki iki sevgili gibiydiler. En son kimler oturdu acaba üzerlerinde, belki yılların sevgilerini yıpratamadığı yaşlı bir karı koca, belki sevdiğinin hiç dönmeyeceğini bilen yalnız bir kadın, belkide yeni tanışmış iki genç . Kimbilir ne sohbetlere, ne itiraflara şahit oldular. Oysa o anda boştular ve yanlızdılar . Beni seven biriyle gidip o sandalyelere oturup, konuşmadan muhteşem bahçeyi seyrettiğimizi düşledim. Konuşmadan hissettiğimizi ve huzuru düşledim sadece bir kaç saniye.. Sonra otobüs hareket etti, ben sadece iki kare fotograf alabildim..

3 yorum:

Fortunata dedi ki...

Cahil Periler'i izlemiş miydin? Lütfen izle, bazı sahnelere bayılacaksın gibi geliyor:))

Lupelyan dedi ki...

İzlemem mi ? Ferzan'ın bütün filmlerine hayranım ben. Hatta şimdi tekrar izlemek istiyorum hepsini, izlemek, ağlamak ve bazen gülümsemek :)

Fortunata dedi ki...

Son filmini çok merak ediyorum. Bence o filmlerde en güzel şey ailenin kan bağı olmaksızın koşulsuz sevgiyle de oluşabileceğini anlatması. Filmi izleyelim üzerinde konuşuruz:))